1. Ukrayna, iki zıt jeopolitik okumanın ve yönetim tarzının karşılaştığı zemin olmuştur.
2. Putin rejimi, Çarlık Rusyasının ve Sovyet döneminin emperyal sınırlarını, Rusya’nın ulusal sınırları olarak görmektedir. Buna göre, farklı milliyetler ancak Rus-Slav bütünün içinde yeraldıkları takdirde varlıklarını koruyabilirler. Ancak, bu ön kabul de yetmemektedir. Rusya’nın egemen toprağı ile güvenlik sahası aynı değildir ve aralarındaki çizgi belirsizdir. Norm, coğrafi kesintisizliktir. Karşı tarafa bu bakış yansıtılmalı, karşıda oluşan belirsizlik endişesi sürekli baskı aracı olarak kullanılmalıdır.
3. Son yirmi yılda, Rusya bu politikasını –basitleştirirsek- tek merkezli üç halka üzerinden yürütmüştür. Birinci halkada kendisine ait bildikleri bulunmaktadır (Örneğin Kırım, Donbas). İkinci halkada kendisine bağlı kuşak tahkim edilmekte ve genişletilmektedir (Örneğin Belarus, Osetya, Abhazya). Üçüncü halkada ise, nötralize edilmesi gereken alan yeralmaktadır (Kiev üzerinden Ukrayna, Baltık ülkeleri ve eski Varşova Paktı üyeleri).
4. Moskova'nın bu revizyonist yayılmacı politikasına artan iştahla yönelebilmiş olmasının ardındaki başlıca dış faktör Çin'dir. Çin'in küresel ölçekte ABD'yi dengelemeye başlayan bir güç olarak yükselmesi, Rusya'nın “near-abroad" coğrafyasında ve Ortadoğu'da hareket imkanını artırmıştır. Bu boyutuyla bakıldığında, Rusya'nın Ukrayna'da başlattığı vahşi hamlenin varabileceği noktanın Çin'in bu süreçte izleyeceği tutumla da birlikte değerlendirilmesi gerekecektir. Bu konuya daha sonra döneceğim.
5. Aslında Putin, 2014’te Kırım'ı ilhak edip, doğuda iki bölgeyi “yeşil askerler"iyle işgal ettiğinde kendisi için stratejik bir ikilem yaratmıştı. Maksat, Rusya yanlıları yoluyla Ukrayna'nın Avrupa demokrasilerine yaklaşmasını engellemek idiyse, bunları Ukrayna genelinden ayırarak, siyasi denklemin de dışına taşımıştır. Minsk II mutabakatını işletmeden manivela olarak kullanmak da bir yere kadar baskı oluşturabilmiştir.
6. Bütün süreçte, Ukrayna'nın demokratik yönelimi Rusya'yı en ziyade tedirgin eden unsur olmuştur. Askeri hamleleri de bu yöndeki kırılmaları izlemiştir.
7. Geçen Sonbahar'da Rusya'nın Ukrayna'nın sınırlarına yığınak yapmaya başlamasıyla yükselen gerilim bu arka planın izdüşümüdür. Rusya, kendisine Ukrayna'yı bütünüyle hedefe koymak dışında seçenek bırakmamıştır. Hal böyle olunca, jeopolitik açısını genişletmiş, Ukrayna'nın halen gündemde bile olmayan NATO üyeliği ihtimalini ortadan kaldırmanın ötesinde, bu İttifak'ın Doğu Avrupa ve Baltıklar'daki varlık ve duruşunu aşındırmak istemiştir.
8. NATO ve AB ülkeleri, kriz ilerledikçe Rusya'nın niyetini daha iyi anlamışlardır. Rusya'nın, Ukrayna'yı çaresizliğe itmek suretiyle NATO'nun Doğu Avrupa'da (hatta ABD'nin nükleer silah mevcudiyeti bakımından Avrupa bütününde) askeri mevcudiyetini hedefe koyduğunu görmüşlerdir. NATO, Rusya'nın baskı hamlesini tersine çevirmiş, önce Doğu Avrupa ve Baltıklar'daki etkin savunma konumlanmasını tahkim etmiş, Rusya'nın Ukrayna'ya saldırmasnın hemen ardından da savunma planlarını aktive etmiştir. Ukrayna'ya ise yoğun askeri malzeme yardımı hızlandırılmıştır.
9. Putin rejimi, Batı'ya ilişkin iki noktada ağır hesap hatası yapmıştır. Birincisi, NATO'nun savaşa tahrik edilemediği koşullarda pasif kalacağını düşünmüştür. Oysa NATO, yukarıda özetlendiği gibi, Rusya'nın İttifak'a yönelik baskı hamlesini tersine çevirmiştir. İkincisi, Batı'nın kendi içinde siyasi ve ekonomik çıkar farklılıkları ve pasifist eğilimlerle derinden malul olduğunu varsaymıştır. Otokrat ve diktatörler herşeyi kendi disiplin ve hiyerarşileri içinde eksiksiz planladıklarını düşünürler. Bu, bir yere kadar doğrudur. Çünkü, karışanları, sorgulayanları yoktur. Yapacaklarına odaklanırlar. Karşı tarafın zaaflarının da işlerini kolaylaştıracağını düşünürler. Kendilerini ayakta tutan maddi çıkarların aynı şekilde karşıdaki için de geçerli olduğunu varsayarlar. Bunun ötesini göremezler. Oysa Rusya'nın hamlesi, demokratik ülkeler topluluğuna topyekûn bir tehdit oluşturmuştur. Kısa ve orta vadede uğranılacak ekonomik kayıpların sineye çekilmesi bu sayede hızla mümkün olmuştur. Rusya'ya karşı ekonomik yaptırım ve yalıtım kararları çığ gibi gelmiştir. Rusya, kendi tehdidinin altında kalmıştır.
10. Rusya bu şartlarda zamanı lehine kullanma insiyatifini de kaybetmiştir. Rusya ekonomisinin, bütün hazırlıklara rağmen, ağır darbe alacağı şimdiden belli olmaya başlamıştır.
11. Rusya, bir diğer büyük hesap hatasını Ukrayna'da göreceği karşılık hakkında yapmıştır. Tarihi geriye doğru okumanın böyle sonuçları vardır. Rusya'nın, nüfus yapısı nedeniyle Rus nüfuzuna daha yakın gördüğü Kharkiv ve Kherson şehirleri dahil ilerlediği her bölgede karşılaştığı kahraman ve etkili direniş Ukrayna'nın ulusal bilincini bilemekle kalmamış, Rusya'nın, eğer başarılı olursa nasıl bir ülke devralacağının ipuçlarını da vermiştir.
12. Rusya'nın ikilemleri artmaktadır. Bunlar, savaşın seyrinde ve işin nereye varacağında etkili olacaktır.
13. Birincisi, Ukrayna daha şimdiden, Rusya tarafından yönetilebilir olmaktan çıkmıştır. Baskı rejimi bir yere kadar etkili olur. Ayrıca, Rusya'nın ancak işgal koşullarında denetleyebileceği Ukrayna'ya saldırı için getirdiği ikiyüzbin askerin çok ötesinde bir güce ihtiyacı olacaktır. Ukrayna'da sürecek huzursuzluğun, Rusya genelinde ekonomik zorluklarla daha da yaygınlaşabilecek hoşnutsuzluklarla birleşmesi ise apayrı bir asayiş durumu doğuracaktır.
14. İkincisi, askeri uzmanlara göre, Rusya muharip kara gücünün yüzde 60-70'ini Ukrayna'ya getirmiştir. Şimdiye kadarki performansına bakılacak olursa, Rusya'nın daha büyük savaş suçları işlemeden arzuladığı sonucu alması zor görünmektedir. Avrupa ve bütün dünya ise Rusya'nın konvansiyonel gücünün sınırlarını gözlemlemektedir.
15. Üçüncüsü, Rusya sıkıştığı durumdan el yükselterek çıkma denemelerine başlamıştır. “Caydırıcı güçler"inin hazırlık durumunu yükseltmesi bu bağlamda en çarpıcı olanıdır. Lavrov'un, üçüncü dünya savaşının nükleer olacağını, ayrıca, mesnedsiz olarak, Ukrayna'nın nükleer silah yeteneğine sahip olmasına izin verilmeyeceğini söylemesi buna eklenmelidir. ABD, Birleşik Krallık ve NATO'nun suhuletle karşılık verdiği bu beyanların kayda değer bir risk oluşturduğu doğrudur. Çernobil faciasının yaşanmış olduğu ülkede Rusya'nın Zaporizhzhia nükleer santralini topçu ateşine tutabilmiş olması, ortamı daha da ağırlaştırmaktadır. Ancak, bu bahiste “karşılıklı kesin imha" denklemi geçerliliğini korumaktadır. Eğer Rusya'nın beyanlarında Ukrayna'da taktik nükleer silah kullanma opsiyonu da ima ediliyor ise, bunun serpinti etkisinin NATO topraklarına tecavüz olarak değerlendirilmesi de mümkündür. Kısaca, Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmek suretiyle hedeflediği jeopolitik kazanımları anlamsız kılacak risk büyütme hamleleri işlerinin iyi gitmediğinin de ikrarıdır.
16. Çin, NATO'nun daha genişlememesi konusunda Rusya'yı desteklemektedir. Bu mutabakat, iki ülkenin liderlerinin 4 Şubat bildirisinde de kayıtlıdır. Diğer taraftan Çin, BM Güvenlik Konseyi ve Genel Kurulu oylamalarında çekimser kalarak Rusya'ya karşı tutum sergilememişse de, yanında da yeralmamıştır. Çin, Rusya'nın yaptırımlardan daha az etkilenmesine bir yere kadar yardımcı olabilir. Bunların ötesinde, Çin’in, Avrupa ve ABD ile ilişkileri bakımından, Rusya'nın Ukrayna'nın egemenlik ve toprak bütünlüğüne tecavüz etmesi uygun bir yöntem olmamıştır. Herşeyden önce, Çin ekonomisi Avrupa ve ABD ekonomileriyle birlikte varolmakta ve büyümektedir. Çin, 21inci yüzyılın tanımlamaları içinde rekabet eden bir ülkedir. Rusya'nın ise, fosil enerji kaynakları ve nükleer kapasitesi başta olmak üzere askeri gücü dışında çağdaş rekabet ortamında varlık gösterebileceği çok az yeteneği vardır. Rusya'nın, Çin'in küresel yükselişinden kendi gündemi için sağlamış olduğu hareket alanı, yine Çin'in küresel öncelikleri ışığında sınırlanacaktır.
17. Zaman, Rusya lehine işlememektedir. Henüz erken olmakla birlikte, Rusya'nın Ukrayna'yı Belarus'a benzetme hedefinden, gerek siyasi gerek coğrafi boyutlarda daha geri bir noktaya çekilmesi ve Çin'in de yardımıyla böyle bir mutabakatı sağlamaya çalışması muhtemeldir.
18. Rusya'nın yasadışı savaşından ne kadar muzaffer ya da hırpalanmış çıktığının görüleceği noktaya ulaşılmasına kadar önümüzde çok sancılı ve acılı geçecek bir zaman süreci bulunmaktadır. Ancak şimdiden, Putin'in “şaşmaz sabırlı satranç oyuncusu" karizmasının çözülmeye başladığı söylenebilir. Putin'in liderlik sermayesi, dağınıklık ve kargaşa içinde demokrasi denemesi geçirirken devraldığı Rusya'nın düzenini yukarıdan aşağıya ihya etmesine ve yeniden güç gösterebilmesine dayanıyordu. En yakın çevresini oluşturan “siloviki" güvenlik ekibi de onun liderliğinde kenetlenmişti. Ancak Putin, Sovyetler Birliği dönemindeki Komünist Parti Genel Sekreterlerinin yaslanmış olduğu türden bir kurumsal güvenceye sahip değildir. O dönemde, Parti Genel Sekreteri ülkenin tartışmasız lideri kabul edilse de, bu unvanı Politbüro'nun kollektif yetki ve sorumluluklarının merkezinde yürütüyordu. Putin'in, Rusya Federasyonu'nun düzen ve gücünü koruma yeteneğinde belirecek tereddütler karşısında benzer bir güvenlik ağı olmayacaktır. Savaş karşıtı eğilimler ile ekonomik zorluklar ve uluslararası izolasyonun halk nezdinde yolaçacağı hoşnutsuzlik karşısında Putin'in yakın çevresinde ve devlet yapısı içinde konumu sorgulanabilecektir.
19. Türkiye, jeopolitik kırılma ilerledikçe, Rusya'yla girift ilişkilerinin yolaçtığı ikilemleri artarak hissedecektir. Türkiye, keskin tercihlerde bulunma noktasına yaklaşmaktadır.
Comments